Tükendi
Gelince Haber VerSaadet Devri 4 - Hudeybiye Ufuklarına Doğru Yükseliş
Saadet yolunun en büyük ve en son rehberi, Allah Teala’nın en sevgili kulu ve Rasulü Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimizin, her haliyle güzel, dürüst ve örnek olan hayatını olduğu gibi verebilmek, ashabının ona olan sevgilerini, vefa duygularını tam olarak anlatabilmek, düşmanlarının kin ve haset dolu davranışlarını aksettirebilmek, kanaatimizce hiçbir insan için mümkün değildir. Mesela Hz. Ebu Bekir’in Resulullah (s.a.v.) Efendimize karşı duyduğu hürmet ve sevgi, Ebu Cehil’in beslediği kin ve hased, ucu bucağı olmayan birer umman, birer okyanus… Bu güne kadar anlatılanlar da, anlatılacak olanlar da, bu okyanuslardan alınan birkaç damladan ibaret.
Yüzyıllar boyu süregelen sorumsuz bir hayat, bu hayatın akışı içinde iyi kötü pek çok ve ibretle bakmaya değer olan inanış, ahlak, adet ve an’ane… Daha sonra ilahi bir emrin açtırdığı Tevhid Sancağı ve hak ile batıl arasında meydana gelen bitip tükenmek bilmeyen büyük mücadele… Üç beş cümle ile anlatılması mümkün olmayan boyutlardandır.
Elinizdeki kitab, Server-i Enbiye (s.a.v) Efendimizin doğumundan nübüvvet vazifesini alıncaya kadar geçen hayatını ve içinde yaşadığı cahiliye çağını anlatmayı hedeflemiştir. Daha sonra, nübüvvet ve risalet vazifesini alınmasından, kendini alemlere rahmet yapan Rabbine kavuşmasına kadar geçen zamana " Saadet Devri ” denilecektir.
Olur ki, bu kitabı okuyanlar arasından, "Efendimizi daha iyi tanıdım, daha çok sever oldum,” diyen bir insan çıkar, huzur-i ilahi’de böyle şahadet eder. O zaman bu kitaptan beklenen mükafat elde edilmiş olur.
Eserin bu cildi içinde, Nübüvvet vazifesi gelinceye kadar Efendimizin mübarek ism-i şerifinin önüne (s.a.v) rumuzu konmamıştır. Ancak bu, hürmette kusur etme maksadına dayanmamaktadır. Kitapta bu hususa elden geldiğince riayet edildiği görülecektir.
Bugün bile merkad-i mübarekinde kendisine samimiyetle salat-ü selam gönderenlere şanına yakışır şekilde mukabele ettiğine inandığımız Efendimize, ebediyetler boyunca ve alınan nefesler sayısınca salat-ü selamlar ederiz.
Allah Tela’ya giden tek saadet ve hidayet yolu vardır; Efendimizin gösterdiği yoldur. İnsanlığın ulaşabileceği en üstün edep ve ahlak, Efendimizin tarafından bizzat yaşanarak gösterilmiştir. O’nun gösterdiği yoldan başka yol arayan bedbaht olur, O’nu kusur bulan, dünya ve ahirette ebter ve rüsvay olur, O’na karşı çıkan eninde sonunda yüzünün üzerine sürünür.
O’na olan sevgi ibadet, O’nun ism-i şerifinin zikredilmesi saadet, O’nun şefaatinden mahrum kalmak felakettir. Selam O’na, O’nun yolunda yürüyen, O’na has ümmet olma gayretine bürünenlere… Selam, "Kişi sevdiğiyle beraberdir” hadisinin müjdelediği mutluluğa erenlere…
"Bugün bir saatliğine Rasulullah Efendimizi evimde misafir etseydim nasıl davranırdım? Dükkanıma giderken önümde Efendimiz yürüseydi ardında nasıl yürürdüm? Bulunduğum mecliste Nebiye-i Ekrem Efendimiz de bulunsaydı nasıl otururdum? Efendimizin yaşadığı saadet devrinde yaşasam O’na hürmetim nasıl olurdu?...” diyebilen ve bunları aziz hayatlarında uygulama fırsatını bulan, yatarken O’nun sevgisine bürünüp yatan, kalkınca O’nun gül kokusunu alma düşüncesiyle kalkan müminlere selam olsun…
Dilim seni söylesin, kalbim hep seni ansın.
Sevginle çarpmayan kalp göğsümde bulunmasın.
Misk kokan toprağına yüzlerimi sürmeden
İsyan ile çürüyen gözlerim kapanmasın