Tükendi
Gelince Haber VerKısas-ı Enbiya, Cevdet Paşanın hayatının son yıllarına doğru yazdığı bir eserdir. Kitabın başlarında Hz. Âdem’den Hz. Muhammed’e kadar gelip geçen peygamberlerin kıssaları anlatılır. İslâm dininin ortaya çıkışı, Hz. Peygamber’in hayatı ve daha sonraki bölümlerde Hulefâ-yi Râşidîn ile Emevî, Abbasî halifelerinden, diğer İslâm devletlerinden ve Osmanlı tarihinin ilk devirlerinden bahseder. Daha çok eğitim ve öğretim gayesiyle kaleme alınan eserin tamamı on iki cüzdür. İlk altı cüzü Cevdet Paşa’nın sağlığında basılmıştır. Tam ve yanlışsız şekli ise kızı Fatma Aliye Hanım tarafından on iki cüz halinde neşredilmiştir. Bu eserinde yer yer üslûp şaheseri denebilecek örnekler ortaya koyan Cevdet Paşa’nın dili, birçok yazar tarafından takdirle karşılanmıştır. Eser halk tarafından kısa zamanda benimsenmiş ve en çok okunan siret kitaplarından biri haline gelmiştir…
Ahmet Cevdet Paşa, bu eserinde siret sahasında kendisinden önce ve sonra yazılan kitaplardan çok değişik bir üslup kullanmaktadır… Paşa merhum çeşitli olayları hikâye ederken, adeta o dönemin içinde yaşamış ve hadiselere bizzat şahit olmuş biri gibi canlı bir anlatımla yazmaktadır. Yazarın Türkçesi çok güzeldir, üslûbu edebidir. Kitabın en çok dikkat çeken yönlerinden bir tanesi de üslubundaki sadelik, samimiyet ve sıcaklıktır..
Yazar, Peygamber Efendimizden bahsederken “Hatemu’l-Enbiya hazretleri”, Resul-i Ekrem, Fahr-i Âlem yahut Fahr-ı Kâinat gibi geçmiş büyük âlimlerin kullandığı isimleri kullanır. Peygamberimiz ve onun ashabını coşkulu bir saygı ve sevgiyle anlatır… Onların zaferlerine, başarılarına sevinir; yenilgilere üzülür, kederlenir… Peygamberimiz’in mübarek isimlerini andıktan sonra daima “sallallahu aleyhi ve sellem” ifadesini ya da “aleyhiekmeluttehâyâ” gibi dua cümlelerini mutlaka ilave eder. Resulullah’ın ashabı hakkında, önceki salih âlimlerin kullandığı “ashab-ı kiram” ashab-ı güzin” gibi hürmetli ifadeler kullanmaya özen gösterir. Onların isimlerinden sonra mutlaka “radiyallahu teâlâ anh” gibi dua cümlelerini getirir. Resulullah’a olan gönül bağı, hürmet ve muhabbeti, onun hasımlarından söz ederken yine ortaya çıkar.. “O müminler kendi aralarında merhametli kâfirlere karşı serttirler” ayet-i kerimesine imtisal ederek; müşriklerin ismi geçtikçe onlardan “lânetullahi aleyh” gibi yerici ifadelerle söz eder.