Tükendi
Gelince Haber VerEserimizde bazı tarihi hâdiseler konuşma lisanı haline getirilip nazarlara öyle verilmiştir. Ve topyekün hakikat ifade etmektedir. Esere, akıcı ve sürükleyici bir üslûp kazandırmak gayesiyle romanî bir hava ve edebî bir üslup hakim kılınmıştır. Elinizdeki bu eser, öyle bir sultan annenin nurla hayatından ışıklar sunmaktadır ki, Müslümanlığın kadınlık âleminde neler yaptığını, kadınlığı hangi şahikalara yükselttiğini Hazret-i Âişe (r.anha)’nin şahsında göreceksiniz.
Hz. Aişe (r.anha.) gibi mümtaz bir şahsın hayatını hiç eksiksiz yazmak elbette mümkün değildir. Biz, bütün gönlümüz ve samimiyetimizle mümkün olanı yapmaya gayret gösterdik. İman peteğimizin muhabbet balını damla damla her satır üzerine düşürdük. Ve ömür nefeslerimizin incilerini bu yolda heba ettik.
Kitaptan:
Müjdeler Dolu Bir Kervan...
Mekke erkeklerinin kaderinde kervanlarla çöllere açılmak vardı Hemen herkes ticaret maksadıyla Şam taraflarına gider ve nice aylar sonra geri dönerdi. Aralarında gidip de gelmeyenler de olurdu, ölüm onları çölün bir kuytu yerinde yakalar ve sıcak kumların üzerine boylu boyunca uzatırdı.
Yine bir kervan Mekke’den hareket etmiş, Şam istikâmetinde ilerliyordu. Bu kervanda Ebu Bekir de vardı. Kendisi Küreyşin en soylularından ve asillerindendi. Daha henüz gökler infilâk etmemiş, son Nebi meydanı çınlatacak haberini sunmamıştı. Bütün insanlar dalâlet bataklığında çırpınıp duruyordu. Meydanlarda zıplayan sadece şeytanlardı ve şeytanların uşağı olmuş bir sürü zavallı.
Bu zavallı insanların hâline acıyan biri vardı. O da Ebu Bekir idi. Ebu Bekir, câhiliyet devrinde bile güzel ahlâkı ve dürüstlüğü ile şöhret bulmuştu…